12 Temmuz 2019 Cuma

Gökyüzü Kafesi

İlahi dinler, ilahi olmayan dinler ve astrolojinin aynı mantıktan yürüdüğünü ve bir süre sonra yol ayrımlarından sağa,sola ve yukarıya yönlendiğini düşünüyorum. Bariz sebeplerden dolayı bir miktar içine girip incelediğim astroloji dünyası hakkında fikirlerim oluştu.. Kutsal kitaplardaki yazı dilinin çok benzeri kullanılmakta ve fal, doğum haritası okuma veya pro-detaylı harita okuma gibi yöntemlerle; istismara çok açık olan yönlendirme, kadercilik, bağlantı kurma(kutsal kitap şifresi çözmek gibi) insanı tembelleştiren ve körelten uygulamalar mevcut. Yazı dilinde ve son zamanlarda aşırı yaygınlaşan vloglarda gördüğüm üzere, yaşanması öngörülen, yaşanmış bitmiş veya hali hazırda yaşanan durumların hem olumlu hem olumsuz şekilde gerçekleşebileceği ucu açık cümleler ağırlıklı olmak üzere anlatılıyor. Özellikle kötü ve sıkıntılı durumlar yaşamış insanların geçmişe dönük gezegen ve yıldız konumlarına göre belirlenen "şunlar şunlar başınıza gelebilir" şeklinde farklı ihtimallerin sıralanması, kötü hisseden insanların "işte tam bu yüzden bunları yaşamışım" tepkileri, gerçekten yaşanan kötü durumlardan ders alınmasını zorlaştırıp insanları köreltirken, bir kesimin ise "amaan zaten bu bu sebepten olmuş" yaklaşımlarına şahitlik etmeme sebep oldu. İnsanların içindeki boşluk ve soru işaretlerini dolduran bir inanç gibi adeta astroloji. Rasyonel çözümler bulmanın tam karşıtı görüntüsünde zahiri çözümler aramaya yönlendiren bir sistem olduğu yönünde fikirlerim var. Gelecekle ilgili bilinç üstü ve bilinç altına işlemeler yapmaya çok müsait bir sistem, din gibi..
Önümüzdeki 7 sene çok kötü bir dönem geçireceksin cümlesini yürekten inandığın bir astrologdan duymak ve buna inanmak, burç-yükselen-evlerine göre bunu kağıt üstünde kanıtlayan bir insanın o 7 senesinin iyi geçme ihtimali gerçekten sıfıra yakındır. 30yıl boyunca astrolojinin a'sına inanmamış biriydim ama insanların kendini kodladığına, düşüncelerine yoğunlaştığında bu düşünceleri hayatımıza somut olarak sokabilen varlıklar olduğumuza hep inandım, kendi üstümde denedim ve dış etkenler fazla olmadığı sürece başarılı sonuçlar aldım çok defa. Bir çocuğu doğar doğmaz, doğum haritasına göre yetiştirme fikrini düşünüyorum günlerdir ve insanın özgürlüğünü doğuştan alabilecek bir yol olduğuna karar verdim, bunun devamında olgun insanlar üzerindeki etkileri düşünmeye başladım. Bir kısım insan için motivasyon kaynağı olabiliyorsa da, aynı şekilde hevesini gücünü kırabilmektedir. Yaşanmış, yaşanan veya yaşanacak olan olayların duruma uygun anektod bölümlerinin alınıp yorumlanması, aynı haritaya bakıp farklı insanların farklı yorumlar çıkarabilmesi, din konusunda da olduğu gibi benim için yetersizlik ve geçersizliktir. Kötü hisseden insanın çözüm aramak yerine gezegenin ilerlemesini beklemesi, iyi hisseden insanın ise kendisine söylendiği aralıktan sonra iyi hissetmeyeceğine inanması, özgür iradeyi yıkan, tembelleştiren ve körelten, muhtaç ve onaylanma isteğine bulanmış, aldığı kararlarda kesinlikle mutlu olamayan topluluklar üretmesine sebep olmaktadır. Sosyal medya ve chat programlarındaki gruplaşmalar, grup liderlerinin düzenlediği ve isimlendirdiği, güne özel enerji saatleri, bonus dualar ve sıkıştıkları yerlerde "siz en iyisisiniz, hep gülümseyin, ödülünüzü alacaksınız, başarılı olacaksınız" cümleleri altına saklanmış maddi fırsatların tohumunu atmaya müsait insanlarla, (yine din gibi) istismara ne kadar açık olduğunu görebiliyoruz. Binlerce yıldır hemen hemen tüm dinlerde gördüğümüz ödül-ceza uygulamasının bir benzerini, saf sevgiye, en üst çakralara, gerçek aşka ulaşanların ödüllendirileceği ve geçmiş yaşamlarını iyileştirerek daha sonraki yaşamlarında rahata kavuşacağı anlatıları ile görülebilmektedir. Astrolojik analiz sonucu yönlendirilen insanların, astrolojik dünya dışından fikir alma konusunda da büyük sıkıntılar yaşadığına şahit oldum. Verilen fikirlerin ve önerilerin hiç önemsenmeyip kulak arkası edilip, bir süre sonra bir astrolog danışmanın söylemesi, veya bir makalede görülüp daha sonra kabul edildiğini görmek ve bunu defalarca bizzat yaşamak, astrolojiden insanların nasıl etkilendiği, sistemin nasıl işlediği ve nasıl sonuca vardığı konusunda yaptığım gözlemler sonucu bundan çok kolay para kazanabilecek seviyede olduğumu bile gördüm.
İnsanın en önemli kişisel silahları olan özgüven, özsaygı ve özsevgiye sürekli dışarıdan görünmeyen darbeler almasına neden olabiliyor bu yaşam şekli. Karşınızdaki insanın her "astrolojik dönemde" aynı olaylara farklı tepkiler vermesi, tutarsızlık gibi etkiler görülebilmekte. Sonuç olarak bu yaklaşım ve yaşam şekliyle arama bir sınır koymaya karar verdim, zaten içinde olmadığım için pek zor olmadı. Umarım siz de hayatınızın tüm dönemlerini yıldız ve gezegenlere göre yaşamak yerine, özgür iradenizi kullanarak harika hatalar yapabilmeyi, çuvallamayı, özgürce yaşayıp ders alabilir, başarılarınızın SİZİN YILDIZINIZIN SIRASI GELDİĞİ İÇİN değil, gerçekten istediğiniz ve başarılı olduğunuz için yapabildiğinize inanmanız sonucu içinizi kaplayacak müthiş hisleri tecrübe edebilirsiniz, uzun süredir yaşamadıysanız hatırlayabilirsiniz. Yazım bu kadardır. Herkes istediği yolu seçmekte özgürdür, isteyen şaman, isteyen satan olsun beni ilgilendirmez. Fikirlerim, önerilerim ve temennilerimdir. Hapsolduğunuz gökyüzü kafesinden çıkmanız dileğiyle..

11 Temmuz 2019 Perşembe

Darkefes Sabiti

Rutin kelimesini sıkıntı olarak algılayan bir topluluğun içinde büyüyüp gelişen biriyim, en trajikomik yanı ise rutin kelimesini sıkıntı olarak algılamayan bir toplumda 3 sene yaşayıp en sert ve köklü değişimimi o toplumun içindeyken yaşamış olmamdır. Şartların insanları değiştireceğine inanmam, bir insanın şartları kabullendikten sonra değişeceğini savunurum. İnsanları değiştiren iç veya dış çevrenin zorladığı, dayattığı şartlar değildir, insanı sadece kendisi değiştirebilir ve bu şartları kabullenmeyenler ise değişime karşı bazen dimdik bazen eğri büğrü bir şekilde ayakta kalırlar. Peki bu rutin kelimesi neden rahatsızlık yaratıyor?
Üstüne çok düşündüğüm ve sonuca ulaşamadığım bir konu bu, bir ara acaba "ruin" kelimesinin iticiliği mi bulaşmış diye düşünmüşlüğüm dahi var. İnsanlar neden düzen sağlamak konusunda problemli ve bu insanlar neden kültürel ve coğrafik konumlara göre neden farklılık gösteriyor? Neden medeniyetin üst katlarına tırmanabilmiş topluluklar düzeni sağlamış ve belli rutinlerden rahatsızlık duymuyor? Medeniyete ulaşmak, rutini sağlamak mıdır? "Bugün de işe geç gideyim ya değişiklik olsun" gibi bir cümleyi kurmaya itecek ne yaşamış olabilir insan diye düşünüyorum. Hayatların kalitesizliğinin ve kişinin mutsuzluğunun, düzen-disiplin-rutin üçlüsünün işkenceye dönmesine sebep olduğunu gözlemliyorum. Suçun rutinlerde değil hayatların kalitesinde saklı olması, toplumun çoğunluk kısmının; daha kaliteli, daha eğlenceli, daha dolu hayatı olduğunu düşünen ve buna inanan insanların rutinlerini ve alışkanlıklarını yaşamasına engel olmasını çok can sıkıcı buluyorum.
Ben Darkefes, bahsettiğim bu 3 yıllık farklı dönemimde öz disiplin ve zaman yönetimi hakkında çok enteresan özellikler kazandım ve bunu hayat kalitemi yükseltecek şekilde kendime entegre etmeyi başardım. Dışarıdan gelip hayatıma müdahil olan insanlara bu özelliklerin en başta çekici ve enteresan gelmesinin en büyük sebebinin, disiplinsiz bir toplumda günümüze kadar yaşamış olmaları olduğunu düşünüyorum. Tıpkı benim ülkeyi ilk defa terk edip Estonya'ya gittiğimde hissettiğimi hissediyor olmaları gibi tarifsiz duygulara bürünmeleri sonucu... Bir süre sonra karşı taraftan gelen o kaçınılmaz değişim isteği, hep böyle mi olacak soruları ve sorunları... Evet bir sistem eğer oturmuşsa ve sorunsuz işliyorsa bunu bozmanın bir anlamı olmadığına inanıyorum.
İşe gelirken daha uzun mesafeli olmasına rağmen alıştığım yolu kullanıyor olmam, aynı dakikada evden çıkıyor olmam, bir gün içinde tükettiğim alkol miktar aralığı, attığım adım sayısı aralığı, kolesterol aralığım hep sabittir ve bu aralıkların dışına çıktığımda bir miktar huzursuzluk hisseder ve ne zaman olağan duruma döneceğini düşünürüm. Kafamda her zaman bir plan ağacı vardır ve bu ağaç planların ileriki safhalarına göre dallanıp budaklanır kollara ayrılır, mümkün görünen tüm şartların sonucu belirlenir, olabildiğince az kötü sürprizle karşılaşırım ve karşılaştığımda afallamam. Hangi ruh halindeyken hangi olaya ne tepki vereceğim bellidir, adeta bir Sovyet ülkesi gibi dışarıyı gözlemlerim, iç işlerime karıştırtmam kimseyi ve alacağım fikir-önerileri kesinlikle kendimce tartmadan uygulamaya sokmam. Belki diyeceksiniz ki Sovyetler dağıldı, ben SSCB kadar büyümeyi düşünmüyorum, yoksa ben de dağılırım ve kaybederim kontrolü, o kadar büyük planlamayı kaldıramaz kafam. İç huzurumu sağlayacak kadar rutin yeterli, varsa yanına birkaç parça mutluluk, heyecan yaratacak rutin dışı ufak tefek aykırılıklar tuzu biberi olabiliyor ancak.
Darkefes Sabiti "1"dir.. Olanı olduğu gibi bırakma üzerine kurulan bir kuramın sonucudur, tersi "-1"dir ve olanı -ne kadar iyiyse o kadar kötüye, ne kadar kötüyse o kadar iyiye- çevirir. Darkefes Sabiti basittir ve huzur verir. Yapılması gereken belli bir rutine bağlanacak olan hayatın kalitesini yükseltmektir. Sabit kelimesi, basit kelimesinin anagramıdır. Sorun disiplin veya rutin değil, sorun sizsinizdir. "Hayat nasıl gidiyor?" sorularına çok tatlı bir rutinde devam ettiğini söylediğimde karşımdaki insanın şaşkınlık ve küçümseme dolu bakışlarına sadece gülümseyerek karşılık vermek, gerçekten güzel.