2 Mart 2012 Cuma

Kaybetmek...

Hayatımda bir süreden sonra hissettiklerimi asla içimde tutmamam gerektiğini öğrendiğim günün bir meyvesini daha sunmak istedim...Kaybetmek,bir yakınını kaybetmek.Yaşamıştım bu duyguyu daha önce,ta eskilerde babam kadar sevdiğim bir adamın ölüm haberi ile sarsılmıştım.Ergenliğin etkisi ile de hislerim,o adamı babamdan daha fazla sevdiğim yönündeydi ve kardeşim dediğim bir arkadaşımın babası vefat etmişti.O zamanlar yazmak yerine çizmeyi daha çok seviyordum,kendimce çizmiştim bir şeyler ama tabii ki de kalıcı olmamıştı.O gün bir insana ne kadar çok destek olunması gerektiğini görmüştüm hayatımda ilk kez,elimden geleni de yapabilmiştim umarım...Daha sonra her şeyin aslında unutulabildiğini,arkada bırakılabildiğini görmüştüm.Hala o günden kalma,yakama iğnelediğim ufak bir kağıt parçasını saklarım ve yıldönümünde anarım içten içe...

Kitabımda da bahsettiğim üzere benim ölmek istediğim yaş 52'dir...Her fırsatta dile getiririm kimsenin hoşuna gitmese de bu cümle; ölüm söz konusu olduğundan...Zaten -kendimce- hızlı yaşadığımdan çok da uzun dayanabileceğimi sanmıyorum,elden ayaktan düşüp de kimseye muhtaç şekilde yaşamak istemediğimden böyle bir yaşı seçtim ben,biraz da doğaçlama olmuştu o an 52 aslında.

Ben 1 Mart 2012 saat 03.00 sularında büyükbabamı kaybetmişim ama neye üzüleceğime karar veremedim.O anda bir clubta eğlendiğime üzülmedim aslında,bilemezdim...Lakin bundan akşam 7'de haberdar olmak üzdü,haberi aldığımda cenazenin çoktan defnedildğini öğrenmek üzdü,o anda 3300 km uzakta olmak da üzdü,babamı düşündüm ve maalesef babaannemin de zamanının çok az olduğunu ve ardarda olursa babamın ne hissedeceğini kestirememek üzdü...Haberi aldığım an çıktım evden,spor salonuna gittim,koşu bandında uzun uzun yürüdüm boşluğa bakarak,koştum zaman zaman...Rahatlamaya çalıştım,büyükbabamı son gördüğüm anı hatırlamaya çalıştım ama hafızam o kadar zayıftı ki,başaramadım.Sonra bu mutsuz haberi birileriyle paylaşmak istedim belki azalır etkisi diye,o da pek işe yaramadı açıkçası.Kardeşimin sözlerini benim yazdığım bestesini konserde söylerken orada olamamak çok ama çok koymuştu.Lanet ülkeyi terk ettiğimden beri tek o andı keşke orada olsaydım dediğim an bugüne kadar,bir de bugün işte...Babama sarılmak istedim,destek olmak istedim ama hala burada Estonya'dayım işte.Annem de babam da bilirdi babaanneme ya da büyükbabama bayılmadığımı,aradaki yaş farkı ve kuşak çatışması nedeniyle ağır fikir ayrılıklarının ve geçmiş nasihatların beni çok sıktığının farkındalardı.Yalan da yok ki içimden gelip 1 kere aramışlığım yoktur telefonda ama olduklarını bilmek bir şekilde mutlu etti hep...Babaannemin yine yakın zamanda çok ilerlemiş bir halde kanser olmasının üzerine hiç de moral verici bir olay olmadı bu,belki bir daha sütlü soğanlı ıslak yufkalardan,kıymalı böreklerinden yiyemeyeceğim bir daha,yine hayat devam edecek,herkes unutmayacak ama etkisini kaybedecek,kimse o günkü kadar üzülmeyecek,ben bambaşka yazılar yazacağım,zaten bunu da çok fazla kişi okumayacak,saygılarımla...

1 yorum:

  1. Ah be kardeşim, ne diyim ki... Tek diyebileceğim seni anlayabildiğim ve daima yanında olacağım...

    YanıtlaSil