29 Ocak 2012 Pazar

Huzur ve Işık!

Huzur,insanın hayatı boyunca asla sürekli tadına varabileceği,hatta sadece hissedebileceği bir şey değildi.Bunun iki temel sebebi vardı ki,bunlar aslında huzurun kendine özel tanımlarından başka bir şey değildi.Huzur,bir canlının kendine güveni artarkenki hissettiği şeydi.Diğer bir yol ise etrafında herhangi bir sorun olmadığı ve bir süre de olmayacağının düşündüğü anlarda hissedilendi.Yani bir canlının sürekli huzur hissedememesinin iki sebebi,etrafta mutlaka huzur bozacak bir sorun çıkacak olması ve özgüvenin sürekli artmasının sonucunun her zaman bir şekilde duvara çarpıldığı gerçeğiydi…En kalınında sarılan sigara serileri bile bir noktadan sonra huzurdan farklı bir yere taşırdı herkesi.En huzurlu anların en değerli misafiri olan yeşilliğin bile sonunda huzurlu bir ölüm bulunmamaktaydı.Her sıkıntılı dönemde huzurlu ve her huzurlu dönemde sıkıntılı anlar yaşanmaktaydı,yaşanmalıydı da.Tıpkı ying-yang teoremi gibi…Her nefes,bir sonrakinden farklı olmalı,ama yol göstermeliydi,her nefesin yoğunluğu ayrı bir hikaye anlatmalıydı,zaten o yüzden söylerken en çok heyecanlandığı cümle,evet,kitabın adıydı…Yepyeni hikayeler anlatabilmek adına,tüm yaşanmışlıkları gözler önüne serip her okuduğunda yeniden yaşanmışçasına,gözlerini kapatıp,parmaklarının arasındaki anlık huzuru doyasıya çekiyordu içine…Derin çatlaklardan sızarak ilerleyen lavların dumanlarının gittikçe daha geniş alana yayılmalarını hayal ediyordu,nefes alıp vermek hiç bu kadar anlamla dolmamıştı…

Işık her zaman umut değildi ki…Hatta bilinenin aksine ışık,çok nadiren umudu simgelemekteydi! Kurulan her hayal,sonuna kendiliğinden bir umut tablosu inşa ederdi ki,yıkılması kolay olsun diye kurulan o hayallerin…Bunların hepsinin bir komplo olduğunu anlatırdı bana hep,insanların gözyaşlarını sonsuza kadar biriktirememesi,ara sıra ikişer şerit halinde süzebilmesi için gerekliydi bu…Buralara kadar anlattığı her şey tatlı ve gerçek bir hikaye gibiydi,tokat gibi gelen en gerçek cümleyi duyana kadar…İnsan,aynı bu sebepten karşı cinse tarifsiz duygular besleme ihtiyacı duyuyordu! Lanet olsun,sonunda birisi aşkın tarifinden öte,sebebini ve tam tanımını yapmıştı,bu cümleler,kafamdaki milyonlarca soruyu cevaplamıştı.Umut ışığı denen şey sadece bir zorunluluktan ibaretti,olmasa da olur muydu? Umut inşa eden hayaller kurmak zorunda mıydık,bunu sorabildim bir anda,cevabından korktuğum bir soruydu,lakin; bunu yaşamanın zorunlu olduğu kesindi…O zaman,bırakıp kendini,en acı umutları çaresizce beklemek en mantıklısı olacaktı.Ne var ki; zaman sadece kendisinin ilacıydı...

1 yorum: